Atilla Dorsay |
Sinema eleştirmeni, gazeteci, yazar, mimar Atilla Dorsay, Odunpazarı
Belediyesi tarafından düzenlenen “İf Kare Eskişehir” etkinliğinde, “Yeşilçam’dan
Bugüne Türk Sineması” başlıklı söyleşi için Odunpazarı’na geldi. Dorsay,
Odunpazarı’na dair gözlemlerini, “T24” isimli web sitesinde yazdı.
Dorsay, “Eskişehir-Odunpazarı: Tümüyle yaşama, sanata ve
güzelliğe adanmış bir semt” başlıklı yazısında, şunları kaydetti:
Eskişehir’in Odunpazarı semtini tek başına bir şehircilik
mucizesi olarak görmek mümkün. İstanbul’un diyelim ki Balat’ı, Fener’i,
Samatya’sı, gitgide bozulsa da Fatih’i, Antalya’nın Kaleiçi, Anadolu’nun
Safranbolu’su veya Amasra’sı gibi, Odunpazarı da bir kent dokusunun
olabildiğince korunması, üstelik sürekli onarılması ve hayatla iç içe yaşaması
konusunda enfes bir ders veriyor.
Bu kez oraya yoğunlaştık. Ve yine CHP’li başkan Kazım
Kurt’la bol bol söyleştik; semti sokaklarıyla, eski evleriyle, en önemlisi bir
düzineye yaklaşan müzeleriyle ziyaret ettik.
Bu semti dolaşmak bile bir estetik tedavi gibi. Tüm o eski
konaklar hayata dönmüş. İçlerinde kentin el sanatlarıyla ilişkili müzeler
açılmış. Müze zaten başlı başına bir olaydır. Ama ayrıca modern bir yapı yerine
eski bir mekânda, ona en uygun biçimde yapılması ayrı bir güzellik taşıyor.
Böylece Lületaşı Müzesi’nde yöreye özgü bu taştan ne
güzellikler yaratıldığını gördük. Ahşap müzesinde yalnız bizden değil, burada
sürekli yapılan Ahşap Günleri’ne katılmış çeşitli ülkelerden yapıtlar gördük,
onlarla poz verdik. Hele o şişman Koreli çift!..
Cam müzesinin ana mekânı geçici olarak kapalıydı. Biz bir
göz attık ve onarım bekleyen fırınlarda çalışan sanatçıların, oturma
yerlerinden yapılan çabayı izleyen seyirciler önünde çalıştıklarını hayal
ettik.
Tüm bunların müzenin hemen içinde, son derece zevkli satış
yerleri vardı. Öyle ki, müze nerde bitiyor, satış nerde başlıyor, anlamak
zordu. Gelin de dayanın!..
Daktilo veya fotoğraf sergilerini ihmal edip, Eskişehir Kurtuluş Müzesi'ne gittik. Orada
izlediğimiz 17 dakikalık bir filmde Kurtuluş Savaşı'mızın görsel destekli bir
özetinin yanı sıra, Eskişehir’in bu savaşta yaşadıklarını da hatırladık ve odalardaki
geniş canlandırma tablolarından duvarlardaki pano ve resimlere, o kutsal
günleri andık.
Eskişehir Kurtuluş Müzesi’nde İsmet İnönü, Fahrettin Altay
ve ziyaretçiler
|
Başkan Kazım Kurt, Kırım Tatarlarından... Kökenlerini yeri
geldikçe hatırlatmayı seviyor. Çalışkan, idealist bir politikacı. Şu günlerde
son yaptırdığı Hamamyolu projesini savunuyor: AKP’li yerel yöneticilerin haşin
saldırısına karşı...
Birkaç eski Türk hamamının bulunması nedeniyle Hamamyolu
diye bilinen çok geniş bir caddenin bir bölümü üzerine yeni bir yol yapılmış:
İniş-çıkışları, zarif bir köprüsü, köprü üzerinde bir küçük sergi alanı olan...
Yeni Hamamyolu'ndan bir görüntü |
Tüm yeni bölüm ahşap kökenli, ama tam olarak tahta olmayan
bir tür ‘kompozit ahşap’la kaplanmış. Yangına da dayanıklı. Böylece beton
uygarlığından hiç olmazsa yol boyu sıyrılma imkânı doğmuş...
Odunpazarı müzelerinden birkaçı
“Odunpazarı’nı geri alacağız Reis!”.
Vallahi zor alırlar!.. Bu semt ve bu kent öyle iyi
yönetiliyor ki, bu akla bile gelmez. Bir yandan kültür ve turizm var. Semtte
sadece anlattığım belediye müzelerini geçen yıl 520 bin kisi gezmiş... Ve
ülkeden / dışarıdan sırf bunun için gelenler var. Tüm müzeler, parklar,
rekreasyon ve spor alanları burayı ülke ve bir ölçüde dünya çapında bir turizm
merkezi yapmış. Bunun getirdiği canlılıkla birlikte...
Öte yandan, kentin ekonomisi de iyiye gidiyor. Biz oradayken
Milliyet’te Güngör Uras, Eskişehir’de Sanayi ve Eğitim Mucizesi başlıklı
yazısında (25 Şubat) kentin sanayileşme tarihini özetliyor ve şöyle diyor:
“Bugün Eskişehir üniversite ve sanayi şehri. Koç’un,
Eczacıbaşı’nın, Şişe Cam’ın, Caner Grubu’nun, Pınar’ın önemli tesisleri var.
Yerli yatırımcılardan Sarar, Kanatlı, Kılıçoğlu grupları yatırımlarını büyüttü.
Zeytinoğlu’nun döküm tesisi ise ihracata çalışıyor.”
Bu arada iddialı Fuar Kongre Merkezi’nin de yüzde 80
oranında tamamlandığını ekleyeyim. Önemli bir yatırım...
Ve anlattığım o eşsiz Akvaryum’un kapısında yerel sermayeden
ETİ’nin adı var. Onun yatırımıyla gerçekleşmiş... Sanayi ve sermayeyle kültür,
sanat ve turizmi böylesine buluşturmak, Eskişehir mucizesinin bir başka yanı.
Söyleşimi dinlemeye gelen CHP Eskişehir milletvekili Utku
Çakırözer ve başkanla
|
Benim de katılıp konuştuğum etkinlik, Yunus Emre kültür
merkezinde yapılmıştı. İkinci akşam ünlü piyanist Gülsin Onay ise Çağdaş
Sanatlar Galerisi’nde harika bir konser verdi. Bach, Beethowen, Chopin’le
kulaklarımızın pasını öylesine sildi ki... Elleri dert görmesin!
Ayrıca Eskişehir’in şu günlerdeki bir başka derdi, yeni
planlanan kömürlü termik santral... Bu tehlikeli yatırımı aklı başında kimse
istemiyor, protestolar gırla gidiyor.
Ama Valilik OHAL’in ardına sığınarak her türlü yürüyüşü
yasaklıyor. Yani ülkenin her yanında olup bitenden Eskişehir de payını
alıyor!.. Ne yaparsınız!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder