2 Mart 2018 Cuma

TV 5’e konuşan çini ustası Öçal: Bu sanatla uğraşırken,
taşın-toprağın hareket ettiğini, yaşadığını gördüm

Çini ustası ve hocası Yrd. Doç. Dr. Fethi Ersin Öçal
İstanbul / Muhabir TR

Fatih Sultan Mehmed Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi, Yrd. Doç. Dr. Fethi Ersin Öçal, çini sanatıyla meşgul olurken, taşın toprağın çalıştığını, hareket ettiğini, yaşadığını fark ettiğini söyledi. Öçal, çinilerin muhafaza edilmesine dair bir soruyu cevaplarken de, Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi’ndeki büyük çinilerin, ortalarına açılmış küçük deliklerden çiviyle duvara raptedildiklerini, bu uygulamaya başka hiçbir yerde rastlamadığını belirtti. Öçal, en güzel çini örneklerinin hangi mimarî eserlerde bulunduğu konusunda bilgi verirken de, zümrüt rengi çinilerin en güzel örneklerinin Sultanahmet’teki Sokullu Mehmed Paşa Camisi’nde; domates kırmızısı çinilerin de Kasımpaşa’daki Piyale Paşa Camisi’nde olduğunu kaydetti.

Taşın, toprağın yaşadığını fark ettim

Büyük çini ustası Faik Kırımlı’nın talebesi olan Fethi Ersin Öçal, TV 5’te 3 Mart 2018 Cumartesi günü saat 15:30’da yayınlanacak olan “Ustamdan Yadigâr” programı için verdiği mülâkatta, çini sanatına dair soruları cevapladı. “Bu sanatta çalışırken ben, taşın, toprağın çalıştığını gördüm; hareket ettiğini, yaşadığını gördüm” diyen Öçal, şunları söyledi:

“ ‘Bunu nasıl gördünüz?’ derseniz; biz, çinilerimizi, kuvars denilen, deniz kıyısındaki o beyaz taşlardan yaparız ve bu taşlardan hem toprağımızı, hem astarımızı hem de sırımızı, kuvars dediğimiz silis oksitle yaparız. Bu taşları, yüksek sıcaklıkta pişirerek hareketlerini sıfırlıyoruz. Eğer bu taşları bu şekilde bir işlemden geçirmeden kullanırsak, çatlamalara sebebiyet veriyor. Yani, bu taşı daha önceden öldürmemiz gerekiyor. Bu da bana, tabiattaki her şeyin yaşadığını birebir göstermiş oldu. Böyle bir çalışma yapmazsak eğer, bu taşları daha önceden yüksek sıcaklıkta pişirmezsek, çatlamalara sebep oluyor. Bu da bizim için bir “çakma mal” şekline dönüşüyor.”

Yrd. Doç. Dr. Fethi Ersin Öçal, mülâkatında şu bilgileri verdi:

Çiniler mimarî eserlerde nasıl muhafaza ediliyor?


“Bildiğiniz gibi çiniler, duvarlara harç vasıtasıyla yapıştırılarak duvarlar kaplanır. Tabi zaman içinde, bu çinilere meraklı olan kişiler, bunları buradan sökerek piyasada yüksek fiyatlara satabiliyorlar. Bu davranış, yanlış bir davranıştır. Maalesef bu şeylere hem tarih içinde hem zamanımızda rastlıyoruz. Eskiden yapılan harç ve sıvaların biraz zayıf olması hasebiyle bu çiniler, yerlerinden sökülebiliyordu. Şimdi zamanımızda yapılan restorasyonlarda çok daha sağlam alt yapıyla, sıvayla bunlar, duvarlara tutturuluyor.  Başka bir yöntem, ben bunu Topkapı Sarayı’nda gördüm. Ben, orada asistan olarak çalışırken, Hırka-i Saadet bölümüne girdiğimde çinilerin, ortasından bir çiviyle duvara raptedildiğini gördüm. İlk defa böyle bir uygulamayla karşılaştım. Başka hiçbir yerde böyle bir durum göremezsiniz. Çok güzel, kıymetli çiniler, ortalarından delinmiş ve bir çiviyle duvara raptedilmiş. Böyle bir, çalınma olayına engel olacak bir durumla karşılaştım. Başka bir yerde göremezsiniz. Bütün büyük çiniler, ortası delinmiş ve duvara raptedilmiş vaziyette. ”

En güzel çini örnekleri hangi yapılardadır?


“Yeşil-zümrüt rengi açısından en güzel çini örnekleri Sultanahmet’teki Sokullu Mehmed Paşa Camisi’nde; kırmızı-domates kırmızısı açısından da Kasımpaşa’daki Piyale Paşa Camisi’ndedir. Kırmızının ilk ortaya çıktığı eser de Süleymaniye Camisi’dir. Kırmızının kendine has bir özelliği vardır. Nedir o? İnce sürüldüğü zaman sır, rengi yer; geriye kavuniçi veya sarımtırak bir renk kalır. Bu sebeple kalın sürülmeye ihtiyacı vardır. İlk sürüldüğü eserlerden birisi Süleymaniye, ikincisi Rüstem Paşa Camisi’dir. Ondan sonraki eserlerde kırmızı, kalın / yüksek sürülmüştür ve sır, gene rengin bir kısmını yer; geriye kalan, renk olarak kalır. Kırmızı, böyle bir özelliğe sahiptir. Yeşil de önemli bir renktir. Bizim ustamızın (Faik Kırımlı’nın) bu yeşili bulması, 12 senesini almıştır. Bakır oksittir bu yeşili veren. Fakat iki tane renk vardır. Tabiattan çıkan bakır oksit, siyah renktedir. Halbuki bizim kullanmış olduğumuz bu zümrüt yeşilini veren renk ise, “tuval” dediğimiz kahverengi bir renktir. Piştiği zaman, çok güzel “acı yeşil” bir renk oluşur.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder