"Yukarı Kırzı Şehit Kadınlar İffet Anıtı"ndan detay |
Bayburt’un Aydıntepe İlçesi’ne bağlı Yukarı Kırzı Köyü, 1. Dünya Savaşı yıllarında Ermeni çetelerinin tecavüzlerine maruz kalmamak için kendilerini su kuyularına atarak intihar eden genç kadınların acı hatıralarını, bir ibret belgesi olarak “Yukarı Kırzı Şehit Kadınlar İffet Anıtı” ile yaşatıyor. Mostar Köprüsü’nün onarımında da çalışmış olan taş ustası Ömer Kırmızı da projeye bilgisi ve işçiliğiyle destek vermişti.
Ne olmuştu?
O korkunç günlerin canlı tanığı, 2007 yılında 103 yaşında
vefat eden Mehmet Ali Mehmetoğlu anlatmıştı. Mehmet Ali Dede, 2004 yılında
yapılan amatör bir video kaydında, Ruslar tarafından işgal edilen Yukarı Kırzı
Köyü’nde o günlerde yaşadıkları mezalimi, şöyle anlatıyor:
Böyle yaşamaktansa, ölmek daha iyidir!” deyip kuyuya
atladılar
“Ruslar burayı gece bastı. Biz, meraktaydık. Gece geldiler,
döktüler bizi dışarı. Rus-Ermeni, karışık. Sabah oldu. Merdivenin altında
oturuyoruz. Orada Güler Bibi’nin evi vardı, köşede. Orada oturuyoruz;
çoluk-çocuk, kadınlar… Bunlardan (kadınlardan), o arada bir tanesi kalktı.
Gelin. Dedi ki, “Böyle yaşamaktansa, ölmek daha iyidir! Ben, gidiyorum kendimi
kuyuya atmaya. Gelen gelsin!..” Uşağı (bebeğini kuyuya) attı, kendisi de
atladı. (Ardından) öbürü kalktı, öbürü kalktı (diğer kadınlar da kalktılar).
Zannedersem 17-18 kız, kadın, atladılar. Güler Bibi var; onların kuyuya atladılar.”
Rusya’da ihtilâl çıktıktan sonra bir sabah uyandıklarında
köylerindeki Rusların gitmiş olduklarını gördüklerini ifade eden Mehmet Ali
Mehmetoğlu, “Yalnız Ermeniler kaldı. O zaman bizi bir korku aldı. Ermeniler,
çok kötü, çok fenaydılar. Ermenilerin elinden çok çile çektik” diyor ve
sözlerini şöyle sürdürüyor:
Süleyman Ağa, gelininin namusunu korumak için kordasını
çekti
“Burada 14 kişiyi de vurdular. 3 saat vurgun dedi, Rus’un
paşası. Şimdi bak; Paşagilin Süleyman Ağa vardı. O, gelinini evde mereğin bir
tarafına sakladı. Kendisinin bir “korda”sı vardı; yani, yarım kılıç. Kendisi de
bir köşede sindi (gizlendi). Ermeniler, gittiler gelini buldular. Çıkarttıkları
gibi (çıkarttıkları anda) Süleyman Ağa, artık tahammül edemedi ve kordayı
koluna vurdu. (Ermeni askerin) kolunu yaraladığı gibi (yaralayınca),
komutanları emir verdi. 3 saat ‘vurgun’ dedi. 14 kişiyi vurdular burada. Bir
kısmını ta Sarıkamış’a yolladılar, çalışmaya; ama onlar (Ruslar) gittikten
sonra Ermenilerle yaşantı çok çetin oldu, çook.”
Erzurum dağları kanla yoğrulmuş
Açlık ve safalet içinde hayat mücadelesi verdiklerini ifade
eden Mehmet Ali Dede, sırtlarına saman balyalarını yükleyip, “devletin
atları”nın beslenmesi için, kışın soğuğunda ta Bayburt’a kadar 30 kilometrelik
yol yürüyerek götürdüklerini anlatıyor. “Kış, soğuk… Benim ayaklarım üşüdü…
Devlet, yıkılmış gitmiş, batmış. Erzurum dağları kanla yoğrulmuş. Allah’ım, o
günler gitti. Allah’ım bir daha göstermesin. Esaret, çok zor bir iştir.
Sabahlara kadar uyku yok. Karnımız aç. Öyle günler oldu ki, bir dolma
büyüklüğündeki “lor”u (bir lokma lor peynirini) yutardık. 24 saat geçerdi
aradan. (24 saat başka yiyecek yemezdik) Korku var ya! Hiç acıkmazsın… Ekin
zamanı oldu. O Ruslar, arpa tarlalarına yafta diktiler. Yasak! Buğday
tarlalarına bir şey demediler. Buğday tarlalarına gittik, verdik kibriti.
(Tarlayı ateşe verdik) Baştan başa yandı. Kelle topladık (buğday tanelerini
topladık), kavurga yaptık. Gittik, değirmende azar azar… Korku var ya? Açlık
aklına gelmez ki… Ruslar da kâfirdir; ama çok merhametliydiler; ama Ermeniler
değil haa!.. Ermeniler senin canının, malının, namusunun düşmanıydılar. Kâfirin
iyisi olmaz; ama Ruslar merhametliydiler. Onlar (Ruslar) gittikten sonra bizi
korku aldı, Ermenilerden.”
Yukarı Kırzı Şehit
Kadınlar İffet Anıtı
Bayburt Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü görevini
yürütmekte olan ve kısa adı ŞADDER olan Bayburt Şehit Aileleri Dayanışma
Derneği’nin Kurucu Başkanı H. Haluk Akkoyunlu, namuslarını Ermenilerden korumak
için su kuyularına atlayan kadın şehitlerin hatırasını yaşatmak için bir anıt
projesine öncülük etti. Mostar Köprüsü’nün onarımında da çalışmış olan taş ustası
Ömer Kırmızı da projeye bilgisi ve işçiliğiyle destek verdi.
Kız Kuyusu taşı |
Halk arasında “Kız Kuyuları” diye anılan bölgeye yapılan
anıt alanı içerisinde, köylü kadınların atladıkları su kuyularının taşları da
sergileniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder